Cehennem eşiği…

İran İsrail’e, Tel Aviv’e 500 yakın füze attı önceki gün. İsrail, Tahran’ı vuracak mı? Şimdi soru bu. Savaş Ortadoğu’ya yayılıyor, sertleşiyor, tehlikeli bir hal alıyor. Risk, İran-İsrail, dolaylı olarak ABD ve İngiltere arasında uzun vadeli silah teknoloji ve bir füze savaşı.

Uluslararası zemin bakımından ekonomik, toplumsal ve siyasal dengelerin sarsıldığı bir dönemde yaşıyoruz. Hadiseler hadiseleri çağırıyor, doku bozucu etkiler yapıyor ve yeni yapılara evriliyorlar.
Arap Baharı’nın pek çok dengeyi altüst ederek hem Batı ve İslami hareketler arasında yeni bir kutuplaşmaya, örtülü savaşa start vermesi, hem son yılların en çarpıcı göç dalgasını tetiklenmesi gibi gelişmeler, tekil örnekler olmanın ötesinde, bir bütün halinde, bir dönemi ve iklimini tanımlama gücüne eriştiler.

Bunun yanında, uluslararası arena, son birkaç yıldır ülkeler-devletler arası sıcak çatışmaların ve gerilimlerin doğuşu ve artışına da tanıklık ediyor. Doğu Akdeniz’deki enerji havzaları, Türkiye-Yunanistan/Fransa arasında olduğu gibi sert karşılaşmaları tetikliyor. ABD-Çin’in Tayvan sürtüşmesi başka bir örnek. Kırım’ın Rusya tarafından ilhakı, Ermenistan-Azerbaycan ve Rusya-Ukrayna savaşı pek dengeyi derinden sarsan açık sıcak çatışmalar. Bu gelişmelerin kuvvetli ve yeni bir iklim oluşturarak, devletin stratejik hesaplarını, diğer haller ve hesaplar arasında ön plana çıkardığı açık.

Çatışmalar ve çatışma ihtimali; güç, silah, ulusal varoluş unsurlarını besliyor. Devlet, toplum karşısında, silah ve güvenlik, pasifik güç karşısında, genişleme ve çatışma, kültürel etkileşim karşısında alan kazanıyor.

Buna paralel olarak dengeler ve algılar da kayma yaşıyor. Batı örneğin; hem kendisi ve hem Batı dışı ülkeler için bugün değerler sistemi olmaktan çok bir siyasi blok anlamı taşımaya yüz tutuyor. Bütün bunlar, milliyetçilik, göç, milli ekonomi esintileri içeriyor. Önemlisi sınırları kapalı “ulus-devlet” fikrine geri dönüşe dair ipuçları gözleniyor.

Siyasi gidişatın kuvvetli toplumsal yansımaları da oluyor. Pek çok ülkede, güçlü siyasi irade, ulusal güç ve güven arayışı tekrar siyasetin temel taşlarından birisi olmaya doğru ilerlerken, çok-kültürlü toplum fikrinin yerine tek kültür düzenini talep eden bir toplumsal irade de büyüyor. Bunun bir ucu, otoriter eğilimlere, popülist düzenlere ve meşruiyetine, sindirmesine açılıyor. Diğer ucu ise toplumlarda içi kapanma eğilimini besliyor.

Bu tabloya 2008’den itibaren çeşitli dalgalar halinde gelen ve yerleşik liberal ekonomiyi sarsan ekonomik krizleri eklemek gerekir. Son birkaç yıl içinde pandeminin ekonomik büyüme üzerinde baskısı, bunu izleyen kaçınılmaz enflasyonist politikalar veya bunun enflasyonist sonuçları, Ukrayna savaşının da tetiklediği enerji tedarik kriziyle ortaya çıkan arz enflasyonu, tüm dünyada resesyon işaretleri veriyor. İşsizliği büyüten, sınıfsal dengeleri at üst eden, güvensizlik ve endişeleri tetikleyen bir kriz olarak yaşanıyor.

Özetlemek gerekirse; dünya ufku, geleceği, bireyi açık toplumun tanımladığı, özgürlükçü değerlerin hükümran olduğu günlerden uzaklaşıyor; hatta bunlara, ekonomik, sosyal, kültürel, siyasi liberalizme dair krizler yaşayarak kapalı arenalara doğru ilerliyor.

Bu gidişin anlamı, devletlerden siyasete ve toplumlara uzanan otoriterleşme eğilimidir…

Özgürlük fikrini, özgürlükçü değerleri, barış ve siyaseti yıkıntıya uğratan bu hal bu…

2. Dünya savaşından bu yana daha beteri olmamıştı.

YORUMLAR (12)
YORUM YAZ
İÇERİK VE ONAY KURALLARI: KARAR Gazetesi yorum sütunları ifade hürriyetinin kullanımı için vardır. Sayfalarımız, temel insan haklarına, hukuka, inanca ve farklı fikirlere saygı temelinde ve demokratik değerler çerçevesinde yazılan yorumlara açıktır. Yorumların içerik ve imla kalitesi gazete kadar okurların da sorumluluğundadır. Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır. Özensizce belirlenmiş kullanıcı adlarıyla gönderilen veya haber ve yazının bağlamının dışında yazılan yorumlar da içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır.
12 Yorum
  • hüseyin adıyaman / 03 Ekim 2024 16:32

    saygı değer ali bey düşünüyorum da türkiyedeki bir çok çarpık gelişmeyi yetmez ama evetçilere bağlayanlar acaba dünyanın bu gidişatından kimleri sorumlu tutacak merak ediyorum...

    Yanıtla (2) (0)
  • Matrakçı... / 03 Ekim 2024 15:45

    Ortadoguda SAVAS CIKMAZ..Bunun için cok ciddi menfaat çıkar çatışması olması lazım.. abd ve yandaşları petrolün başında niye bozsun çıkarını..Ama Çin sahada büyürse o zaman iş başka..iki tane keçinin tokuşmasi ile minnak toz duman olur.Ama FİLLER TEPİŞİRSE o zaman durum fena demektir...Bu da yavas,yavaş geliyor..Klasik formül biri büyürse diğeri ufalmak ya da karşı çıkmak zorunda...!..

    Yanıtla (1) (0)
  • Hasan / 03 Ekim 2024 14:04

    Bu vesile ile İran'ı tekrar tekrar tebrik ediyorum, kalbimiz dualarımız İran'la, İslam'ın onurunu kurtarıyorlar.Siyonist İsrail'in kafasındaki korkak Müslümanlar düşüncesini alt üst etti...

    Yanıtla (2) (0)
  • piriFani / 03 Ekim 2024 10:45

    durumu özetlemişsiniz, yaşlı sayılırım. çetin altan "enseyi karartmayın" derdi. ömrünün sonlarına doğru "galiba ben göremeyeceğim" demişti. görünen, sırasını bana devretmiş olduğu...

    Yanıtla (1) (0)
  • Umut varlik / 03 Ekim 2024 06:34

    Bölge ve dünyanin savaşın eşiğine gelmesi devletin çözüm sürecini kendi lehine kullanmasi Kürtleri aldatmasidir.dusunun devlet Kürt sorununu demokratik eşitlikçi bir temelde cozseydi Suriye Irak bölge ateşe verilirmiydi?verilse bile oyunlar tutmazdi.hatta ne Ukrayna hiç bir savaş bu derece olmazdı tutmazdi.

    Yanıtla (3) (3)
  • Karar okuru / 03 Ekim 2024 09:46

    Kürt sorununun Kürt siyaseti ayağı kimlik yerine medeni gelişmeye yönlense sorun daha kolay çözülür. Ortaçağ feodalitesi, aşiret kültürü gibi sosyal gelişme geriliği esas sorundur. Maalesef o kültür devlet kadar Kürt siyasetinin hem DEM hem iktidar partisi ayağının da işine geliyor. Milliyetçi ve etnik kimlikçi anlayışların önümde uzun bir gelişme süresi var.

    Yanıtla (5) (4)
  • Kararlı / 03 Ekim 2024 10:17

    Aşiret kültürü ve feadalite kurumlarını sürdürmnek bizzat devlet tarafından destekleniyor. Ak parti milletvekillerinin profiline bakınca durum apaçık ortada.

    Yanıtla (2) (1)
  • Karar okuru / 03 Ekim 2024 00:30

    Çağdışı, popülist siyaseti “ileri demokrasi” diye destekleyen aymazlar da bu yangına körük olmuşlardı.

    Yanıtla (5) (0)